EDİRNE'NİN KISA TARİHÇESİ
Edirne şehri, Balkan Yarımadası'nın güneydoğu uzantısını teşkil eden Trakya kesiminde, Tunca ile Arda nehirlerinin Meriç' e ulaştığı yer yakınında, Tunca' nın Meriç' e kavuşmasından önce meydana gelen kavis içinde bulunmaktadır. Edirne'nin bulunduğu yerde, Trak kabilelerinin açık bir şehir veya pazar yeri kurduğu, sonradan buranın Makedonlar ve Romalılar tarafından genişletildiği düşünülmektedir. II. Yüzyılda Roma İmparatoru Hadrianus (117-138) tarafından yeniden kurulunca, onun adına izafeten şehre Hadrianopolis adı verilmiştir. İslâm kaynaklarında ise Hadrianopolis, "Edrenos" ve Edrenabolu" olarak kaydedilmiştir. I. Murat zamanında "Edrene" şekli benimsenmiş ve uzun süre bu tarzda anıldıktan sonra muhtemelen XVIII. Yüzyıldan itibaren "Edirne" olarak telaffuz edilmeye başlanmıştır.
Bizans döneminde Edirne zaman zaman Balkanlar' dan gelen kavimlerin tehdidine maruz kalmıştır. 586'da Avarlar tarafından kuşatılmıştır. 618'den sonra Bulgarlar, Edirne dahil olmak üzere, Trakya'nın bir bölümünü istilâ etmişlerdir. Takip eden yıllarda şehir, Bizanslılarla Bulgarlar arasında birkaç kez el değiştirmiştir. Edirne, Bizans-Peçenek savaşlarına da sahne olmuştur. 1018, 1049 ve 1078'de Peçenekler saldırılarda bulunmuştur. 1078'de şehir, Peçenekler' e yüklü altın , gümüş ve kıymetli hediyeler vermekle kurtulmuştur. Bundan sonra Edirne için en büyük tehlike Haçlı seferleri olmuştur. Bu seferler sırasında Edirne birçok yağma ve saldırılara uğrayıp tahrip edilmiştir. Bizans' daki iç mücadeleler ve Balkanlar' daki karışıklıklardan istifade etmek isteyen, Orhan Bey ve Süleyman Paşa Edirne ile yakından ilgilenmeye başlamışlardır. Özellikle I. Murat'ın tahta çıkmasıyla birlikte Rumeli'nin fethi yolundaki çalışmalara büyük önem ve hız verilmiştir. Evrenoz ve Hacı İlbeyi kumandasındaki Türk birlikleri Malkara, İpsala, Dedeağaç ve Dimetoka'yı fethetmişlerdir. Çorlu ve Keşan'ın da Evrenos Bey ve Hacı İlbeyi tarafından alınmasından sonra, Lala Şahin Paşa, Edirne'nin fethiyle görevlendirilmiştir. Sazlıdere' de Rum-Bulgar kuvvetleri, Osmanlı ordusu tarafından bozguna uğratılmıştır. Edirne'yi, Lala Şahin Paşa 1361 yılında teslim almıştır.
Edirne'nin fethi, Avrupa ve Türk tarihi için bir dönüm noktası teşkil etmiş ve Osmanlı Devleti'ne, İstanbul'a yapılacak bir hareket için büyük bir stratejik üstünlük sağlamıştır. Edirne, Türkler' in Rumeli fetihlerinde birinci derecede rol alarak merkezî bir hareket üssü haline gelmiştir. Türkler' in, Batı' ya yönelik bütün seferlerinde ordular burada konaklamıştır. Sultanlar, çoğu kez Otağ-ı Hümâyûn'u burda kurmuş, Vezirler' e hil'atler giydirmişlerdir. Fethedildiğinde bakımsız bir halde bulunan şehir, Türkler tarafından hazırlanan planlar çerçevesinde imar edilmiştir. Bu politika neticesinde Edirne, kısa zamanda büyük bir gelişme göstermiş, camiler, saraylar, hanlar, hamamlar, medreseler, konaklar, köprüler, yollar vs. eserlerle süslenmiş ve dünya tarihinde adları anılan meşhur şehirler arasında yer almıştır. II. Murad zamanında şehrin hızlı gelişmesi devam etmiştir. İmar yönünden ilerleyen Edirne ve çevresinin önemi artmıştır. Yeni binalar, köprüler, hanlar, hamamlar inşa edilmiştir.
II. Murad Segedin Barışı'ndan sonra, 1443'te Edirne'den Manisa'ya çekilerek tahtı oğlu Mehmet (Fatih)'e bırakmıştır. II. Mehmed, İstanbul'un alınmasıyla ilgili planlarını, İstanbul surlarını tahrip eden meşhur toplarının dökümünü ve diğer hazırlıklarını 1452-1453 kışında Edirne'de yapmıştır. İstanbul'un fethinden sonra Edirne'nin önemi uzun süre devam etmiştir.
XVI. yüzyılda Edirne hızlı bir gelişme kaydetmiş ve muhteşem abideler vücuda getirilmiştir. XVIII. yüzyılın ikinci yarısında şehir yeniden büyük önem kazanmıştır. Bunda Osmanlı padişahlarının burada oturmaları etkili olmuştur. Edirne adeta ikinci bir başkent olma özelliğine kavuşmuştur. I. Ahmed, II. Osman ve IV. Murad' ın av eğlenceleri düzenleyerek Edirne'de kalmaları da şehre duyulan ilgiyi arttırmıştır. IV. Mehmed ise, Edirne'yi ikinci bir devlet ve yönetim merkezi haline getirmiştir. Saray-ı Cedid (Yeni Saray ) ve bazı köşkler bu dönemde yapılmıştır. XVIII: yüzyılın sonlarına doğru başlayan Avusturya seferleri ve bunun sonucunda uğranılan bozgunlar, Edirne'yi olumsuz etkilemiştir. XVIII. yüzyıl Edirne'nin gerileme devridir. 1745 yılında meydana gelen büyük yangında 60 kadar mahalle harabeye dönmüş, 1751 depreminde de pek çok bina yıkılmıştır. Şehir bu olayların açtığı derin yarayı uzun süre kapatamamıştır. 1766-1768 seferlerinde Edirne yine hareket üssü olmuş, fakat savaşlar yenilgi ile sonuçlanmıştır.
Edirne, Türk hakimiyetine girdikten sonra, ilk defa 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı'nda, işgale uğramıştır. Bu savaş, Osmanlı Devleti'ni ve Edirne'yi çok sarsmıştır. Edirne'nin düşman birlikleri tarafından işgal edilmesi, yapılan katliam, zulüm ve savaşın yol açtığı diğer acılar Türkler' in şehir ve çevresinden göç etmesine neden olmuştur. İşgal sonucunda, meydana gelen göçlerden dolayı, Edirne'nin nüfusu 50 bin kadar azalarak 100 bin civarına düşmüştür.
Edirne, Doksanüç Harbi adıyla bilinen savaş sırasında, 20 Ocak 1978-13 Mart 1879 tarihleri arasında, Rus işgali altında kalarak ikinci büyük felâketini yaşamıştır. Öyle ki Ruslar ve diğer işgalciler tarafından şehrin bir çok semti baştan başa tahrip edilmiş, yapılan zulüm karşısında halkın bir kısmı evlerini terk etmek zorunda kalmış, işgal ve hastalıklardan dolayı on binlerce Türk helak olmuştur.
Edirne'yle çevresi, Doksanüç Harbi'nden sonra, otuz yılından fazla bir süreyi barış ve sükûn içinde geçirmiştir. Fakat I. Balkan Savaş' ında, işgale uğramış ve özellikle Bulgarlar' ın zulmünden dolayı büyük bir felâket yaşamıştır. Ekim 1912'den itibaren saldırıya geçen Balkan Devletlerinin kuvvetlerine karşı Şükrü Paşa insanüstü bir mücadele göstererek şehri savunmuştur. Altı aylık bir direnişten sonra açlık ve cephanesizlikten şehir teslim olmak mecburiyetinde kalmıştır. Edirne, II. Balkan Savaşı sırasında, 22 Temmuz 1913 tarihinde kurtarılmıştır. Osmanlı Devleti'nin, Balkan devletleri ile imzaladığı antlaşmalar ve bunların kendi arlarında yaptıkları Bükreş Antlaşması ile fiilî durum hukukî hâle getirilmiştir.
I. Dünya Savaşı'ndan sonra da Edirne ve Doğu Trakya üzerindeki Yunan emelleri devam etmiştir. Millî Mücadele yıllarında Edirne, İstanbul'a ulaşmak isteyen Yunanlılar' ın ilk hedefleri arasında yer almıştır. Ülkenin her yerinde olduğu gibi burada da işgal ve tehditlere karşı teşkilâtlanmalar başlamış ve buna bağlı olarak "Trakya Paşaeli Cemiyeti" kurulmuştur. Haziran 1920'de toplu olarak Trakya saldırılarına başlayan ve 15 Temmuz 1920'de Meriç üzerinden Edirne'ye yürüyen Yunan kuvvetlerine karşı Türkler, çetin bir mücadele vererek başarı sağlamışlardır. Fakat Çanakkale Boğazı'ndan geçerek Tekirdağ üzerinden Trakya'ya saldıran Yunan kuvvetleri durdurulamamıştır. 15 Temmuz 1920'de başlayan mücadele 25 temmuz 1920'ye kadar devam etmiştir. Yunan kuvvetleri 25 Temmuz 1920'de Edirne'ye girmiştir. Ancak Yunanistan, Anadolu'da uğradığı büyük yenilgiler, özellikle Büyük Taarruz sonucunda, 11 Ekim 1922 tarihinde Mudanya Mütarekesi' ni imzalamıştır. Buna bağlı olarak Yunanlılar, Karaağaç da dahil Meriç' in batısına kadar bütün Doğu Trakya'dan çekilmek mecburiyetinde kalmışlardır. 14 Ekim 1922 tarihinden itibaren uygulamaya başlanan mütareke hükümlerine göre, Yunan kuvvetleri tarafından boşaltılan Edirne'ye 25 Temmuz 1922'de Türk ordusu girmiştir. 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması gereğince, Yunanistan'dan savaş tazminatı olarak alınan Karaağaç' tan da 15 Eylül 1923'te Yunan kuvvetleri çekilmişlerdir. Böylece Trakya'daki bugünkü sınırlarımıza ulaşılmış ve Edirne Türkiye Cumhuriyeti'nin Batıya açılan kapısı hâline gelmiştir.
Yüzölçümü : 6.276 km²
Nüfus : 40.599 (1990)
Il Trafik No : 22
Türkiye ile Yunanistan arasindaki Tekirdag'in kuzeyinde yer alan Edirne yillar boyu Osmanli baskenti, 18 inci yüzyilda ise Avrupa'nin en büyük yedi sehrinden biri olmustur.100 yil kadar bir süre Osmanli Imparatorlugunun baskenti olmasi buradaki tarihi ve mimari açidan önemli yapilarin sebebidir. Edirne, camileri, dini kompleksleri, köprüleri, eski pazar yerleri, kervansaraylari ve saraylariyla yasayan bir müzedir.
ILÇELER
Edirne ilinin ilçeleri; Enez, Havsa, Ipsala, Kesan, Lalapasa, Meriç, Süloglu ve Uzunköprü'dür.
Havsa : Havsa, Edirne'nin kuzey yarisinda ve Lalapasa yaylasi üzerindedir. Havsa'ya Hafsa Hatun bir han, Sadrazam Sokollu Mehmet Pasa bir külliye ve zamanin defterdari (Maliye Bakani) bir cami yaptirmistir. Çok islevli yapi toplulugu olan külliye, Mimar Sinan'in eseridir.
Ipsala : Ipsala, Edirne'nin güney yarisinda yer alir. Ayakta kalmis olan Osmanli yapisi, Alaca Mustafa Pasa Camii'dir. Tek kubbeli ve tek minarelidir. Tahta isçiligi bakimindan sanat degeri tasir.
Kesan : Ilçe, Edirne'nin güney yarisindadir. Tarihsel deger tasiyan yapilari, Hersekzade Ahmet Pasa Cami ile Ibrice-Kesan kervan yolu üstündeki üç tas köprüdür. Uzunkum adli alçak kiyi, deniz turizmi bakimindan elverislidir. Düzgün yollari ve turistik isletme belgeli konaklama yerleri bulunan ilçe, Edirne'nin turistik yerlerindendir. Ilçenin iç turizm bakimindan önemli olayi, panayiri ile Hidirellez'de yapilan dallik adli bahar senligidir.
Lalapasa : Ilçe Edirne'nin kuzey yarisindadir. Ilçedeki en önemli tarihsel eserler, tas devrinden kalma türbe ve tapinaklardir. Bu türbelere, Tablatas, Kapaklikaya, Perikizi Evi (dolmen) denir. Tapinma yerleri ise Ulutas (menhir) adini tasir. Bunlar, dünyada benzeri az bulunan eserlerdir. Sinanköy'deki kale ören durumundadir.
Meriç : Ilçe, Edirne'nin orta kisminda ve Lalapasa Yaylasinin güney bati kösesindedir. Iç turizm bakimindan önemli olaylari, Beyköy dalligi ve Mayalar adiyla anilan ilkbahar senlikleridir.
Süloglu : Edirne'nin kuzey yarisinda ve Lalapasa Yaylasi üstündedir. Baraj gölü çevresi bir piknik yeri olarak ilgi çeker.
Uzunköprü : Ilçe Edirne' nin orta kisminda ve Trakya Yontukdüzü üstündedir. En ünlü tarihi yapisi, Mimar Muslihiddin'in eseri olan Ergene Köprüsüdür. Uzunlugu 1200 metreyi, kemer sayisi 170'i geçer. Diger önemli yapilar, II. Murat Külliyesi'nin tek minareli ve çatili Muradiye Camii, II. Bayezit zamaninda Mimar Hayreddin'in yaptigi Halise Hatun Camii, külliyenin bir vakfi olan Çifte Hamam, köprüye eklenmis çesmelerdir. Köprünün kentten yana ucuna, Ikinci Mesrutiyet döneminde eklenen, Hürriyet Çesmesi adiyla anilir. Daha eski öteki tarihi çesmeler Gazi Mahmut (Belediye parki), Halise Hatun (Haci Ibrahim Aga ya da Tosbagaci) çesmeleriyle Telli Çesme'dir. Önemli iç turizm olaylari, Bülbül Deresi'nde yapilan Dallik adli bahar senligi, av partileri ve panayirdir.
NASIL GIDILIR
Karayolu : Edirne gerek D-100 devlet yolu, gerekse TEM otoyolu üzerinden Istanbul'a dolayisiyla Anadolu'ya ve D-100 devlet yolu üzerinden de Çanakkale üzerinden Ege'ye baglanan karayollarinin üzerindedir. Ayrica Kapikule Sinir Kapisi'ndan Bulgaristan ve Avrupa'ya sadece kara yolundan degil demiryolu ile de baglanmaktadir. Pazarkule ve Ipsala Sinir Kapisiyla kara yolundan, Uzunköprü demiryolu ile de Yunanistan'a ulasim saglanmaktadir. Edirne Istanbul ve Çanakkale üzerinden Anadolu ile düzenli bir ulasima sahiptir.
Edirne Evleri
Tas duvar ve sivayla örülmüs ahsap iskelet sistemleri ile yapilirdi. Bu evler genellikle yanindaki daha yüksek saçaklara çift egri öge ile baglanan bir çatiyla örtülü, az derinde kalan locanin içine yerlestirilmis merkezi girisi ile kusursuz bir simetriye sahipti.
Balkan Yarimadasi'nin hemen her tarafinda en küçügünden en gösterislisine kadar bütün evlerde "hayat" denilen bölümler vardir. Oda kapilarinin açildigi yer olan bu bölüm, dogrudan evin bahçesine bakan yönde 1,5-2 metrelik direkler üzerine dayandirilmistir. Hayatlarin sonunda bir basamak yükseklikte dört köse bir kisim ayrilarak, tahta sedirlerle çevrilirdi.
Evin harem ve selamliklarinda büyük kapilarin açildigi bahçe kisimlari olan avlularin uygun bir yerinde mermer bir çesme bulunurdu. Bazi evlerde avlularin ortasinda küçük havuzlar, üzerine asma sardirilmis çardaklar vardi. Harem ve selamlik avlularindan birbirine geçilecek küçük kapi bulunurdu.
Müzeler
Edirne Müzesi
Adres: Selimiye Camii Yani - Edirne
Tel: (284) 225 11 20
Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi
Edirne Türk Islam Eserleri Müzesi
Örenyerleri
Enez Antik Kenti: Enez ( Ainos ) tarihi dönemlerde çok önemli bir liman iken bugün kiyidan 3.5 km içeridedir. Tarih boyunca birçok kereler restore edilmis olan Enez Kalesi görülmeye deger. Ayni zamanda M.Ö. 6 inci yüzyila dayanan bir kilise, bazi oyma mezarlar ve sulari berrak bir de plaji bulunmaktadir.
Dolmenler (Menhir, Tas Mezarlar): Lalapasa ilçesinde I.Ö.2000 sonlari ile I.Ö. 1000 baslarindan kalma 'Dolmenler' (menhir, tas mezarlar) bulunmaktadir. Yapilan kazilarda mezar içlerinde bazi araçlar (Göz yasi sisesi, madeni takilar) bulunmus ve bunlar Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi'nde sergilenmektedir.
Saraylar
Edirne Sarayi: Sultan I. Murad tarafindan yaptirilan ilk saraydan sonra, Sultan II. Murad döneminde Tunca'nin batisinda, çok büyük bir alan üzerine 1450'de Edirne Sarayi'nin insaatina baslandi. Sultan'in 1451'de ölümünden sonra oglu Fatih Sultan Mehmed tarafindan yapi tamamlatildi. Kalintilar arasinda, Cihannüma Kasri, Kum Kasri Hamami, Babusseade, Matbahi Amire ve Adalet Kasri'dir.